Kategori: Blog Yazıları

  • Bir Yol Hikayesi

    Bir varılmazın bulutlarla buluştuğu yerdeyiz, bir ciğer dolusu nefesin verdiği şuhluğu idrak etmenin dayanılmaz işkencelerini duyuyoruz damarlarımızda. Prangalarından kurtulmuş kartalın özgürlüğü hissedişi gibi dayanılmaz arzularımız sarıyor dört bir yanımızı. Bir daha gelemeyeceğimizi bildiğimiz bir hayal ikliminin realizmi sonuna kadar yanımızda. Yolculuk çok çetin geçti, etrafı ısırgan otlarıyla çevrilmiş patikalar, keçilerin bile çıkmaya direneceği engebeli yollar…

  • Halil Cibran’dan Aforizmalar

    Sonsuza dek yürüyeceğim bu kıyılarda, Kum ve köpük arasında. Gelgitler silecek ayak izlerimi Ve rüzgar dağıtacak köpükleri. Ama deniz ve kıyı kalacaklar sonsuza dek. (s.1) Uyananlar, diyorlar ki bana: “Sen ve içinde yaşadığın şu dünya sonsuz bir denizin sonsuz kıyısında bir kum tanesinden başka bir şey değilsiniz.” Ben de düşümde şöyle diyorum onlara: “Sonsuz olan…

  • Hiç Kimseye Ağıt

    Şahsi bir mesele değildi benimki, ben hiç kimseyi önemsemiyorum ve seni de en az hiç kimse kadar önemsiyorum. Hayır hayır cümlelere darılman yersiz. Darılırsan da senin bileceğin iş. Hiçlik içinde hiçlik hiç koyar mı insana? Hiçlik sıfır mıdır? Somut mu soyut mu? Matematiksel bir denklem kurmak için kasmayacağım, aynı zamanda kelimelerle tanım yapma gafletinde de…

  • Nasılsınız Sorusunun Düşündürdükleri

    Öğretmen olmanın en zor yanı ne deseler aklıma onlarca seçenek gelir. İlgisiz veliler, dersler ve hayat umrunda olmayan vasıfsız öğrenciler, bakanlık kaynaklı imkansızlıklar, siyasete bulaştırılan -hatta bulaştırmak tabiri biraz hafif kalır ama neyse— eğitim anlayışı, kuşak farkından kaynaklı idareci-öğretmen anlaşmazlığı, vasıfsız yöneticiler, idari baskı, vasıfsız mesai arkadaşları, kendini geliştirmeyi bırak gelişimine ket vuran düzen. Saydıklarım…

  • Kafam Uyuşuyor

    Karıncaları bilir misiniz? Benimki de soru şimdi elbette biliyorsunuz. Küçük küçük koloniler halinde bir o yana bir bu yana gidiyorlar, hep çalışıyorlar hep uğraşıyorlar. Kah bir yaz günü beton zeminde karşımıza çıkar, kah bir başka yaz günü kara dutun üstündeyken fark edilmeden ağzımıza gider. Tatları da ne iğrençtir ama öldürmezler en azından. Onlar bizi biliyor…

  • Hayatı Kitaplardan Anlama Üzerine

    “Hayat iki kıçı kırık kitap okunarak anlanmaz yeğen” cümlesi suratıma beton gibi çarparken idrak kanallarımı da açtı. Peki hayat nasıl anlaşılır? Aslında doğru cevabı bulmak için ilk koşul doğru soruyu sormaktır. Hayat size reddeden bir sevgili değil, sizi öldürmeye çalışan bir düşman da veyahut kaprisli bir patron hiç değil. Bunların tümünü ihtiva eden girift ve…

  • Saçmalamak İstiyorum

    Ben saçmalamak diyeyim gel sen bunu delirmek olarak yorumla. Zaten yapılan tanım, içinde bulunan durumu değiştirmez sadece insanlar kendi algılarıyla davranışlara değer veya kalıp biçer. Yok arkadaş ciddi ciddi, “ciddi” olmaktan sıkıldım. Varsın herkes deli desin ama eğer mutluluk bireyin toplum içindeki pozisyonuysa onu başaramadım. Sevemedim, hadi sevdim diyelim sevdiremedim kendimi kısacası karşılıklı aşık olamadık,…

  • Bir Yol ve Bir Hedef

    5 veya 6 yaşlarındaydım. Benden yaşça büyük komşumuzun oğlu “hadi çarşıya gidelim, biraz gezeriz” teklifiyle kapımı çaldı. Hemen atladım teklife, çarşıya gitmek için ezberlediğim yola koyulurken yönünü değiştirdi. Diğer tarafta başka bir yol varmış. Tam anlamıyla akıl tutulması yaşadım, olamazdı, çarşıya oradan gidilemezdi. Orası amcamın yasakladığı kötü adamların olduğu mahalleye gidiyordu. Tam o ara aklıma…

  • Yazıp Yazıp Sildiklerinin Kahramanıdır Her Başarısız Yazar

    Oysa başarılı yazarlar öyle midir? Onlar yazdıklarıyla anılırken başarısızlar kendilerini, sildikleriyle anlatır. Anlatır ve kalır o kadar çünkü diğerleri tarafından değerlendirilecek somut veriler yoktur ortada. Başkalarının indinde korkak ama başarılı yazar olarak da görülebilir, sıkı bir palavracı olarak da. Acı verici olanı ise bunu başarısız yazar evladımızın hiçbir zaman bilemeyecek olmasıdır. Çok yazdım, hep yazdım…

  • Bir Tatil ve Düşündürdükleri

    Hemen her fırsatta dile getirdiğim ve dile getirmekten hiçbir zaman yorulmayacağım bir gerçek var, o da memleketim. Ülkenin en doğusu, en ücrası ve belki ulaşım olarak en zor yerleriden biri. Memleketim olmasına rağmen sevemiyorum bir türlü, yaşamak da istemiyorum ama feleğin bir oyunu üniversite de bile en fazla 300 km uzaklaşabildim şehirden. Hal, vaziyet, hikaye…