Zübüklük Nedir


İlçe ortaokulunun Almanca öğretmeni bir arkadaşına şu mektubu yazıyor.

Canım kardeşim,
Yarın burdan ayrılıyorum. Sevinçliyim sanma, üzüntülü de değilim. İçinde bulunduğum ruh halini sana bilmem ki nasıl anlatsam… İster istemez yine sana Zübükzade denilen insanlık dışı yaratıktan söz etmek zorundayım. İnsanın bu kadar ahlaksızı, gerçekten hayatta değil, ancak Shakspear’in piyeslerinde bulunabilir. Sanki bu adam, büyük dramcının yarattığı, rolünü çok benimsemiş bir hain tiptir ve sahneden fırlayıp insanların arasına, gerçek hayata katılmıştır. Bu adam yaşamıyor; durmadan hemcinslerine kötülük ederek, önüne geçilmez kötü kaderinin çizdiği yoldan gidiyor.

Ankara’dan dönüşünden sonra burada kimse yüzüne bakmıyordu. Ama herkes içten içe ondan korkuyordu. Aklı Evvel Bekir Hoca kaç kere,

– Bak görürsünüz, demişti, kimbilir gene ne domuzluklar kuruyordur. Gene bizi oyuna getirecektir. Allah vere de kanmasak.

Aylarca siftindi, durdu. Ona ikibin lirayı Kemik Mıstık’la gönderdiğimin ertesi günü Ankara’ya gitti. Dönüşünde, “Tamam sen o işi olmuş bil,” dedi.

Aradan aylar geçti, olmuş olacak hiçbirşey yok. Ama Zübükzade İbrahim Bey, şimdi hemşerilerinin gözdesi, Muhalif, muvafık, onu hepsi de el üstünde tutuyorlar. Durup dururken ortaya bir vilayetlik işi çıkardı. Zübük İbrahim, bu ilçeyi vilayet yaptıracakmış. Burası bir vilayet olursa, ilçenin her bişi halledilecek, başlarına bir vali geldi mi, yollar, fabrikalar yapılacak, lise yapılacak. Vilayet olmaktan başka hiçbişey konuşulmuyor. Hükümeti kızdırmamak için muhalif partiler kendilerini kapadılar, tabelalarını da söküp indirdiler. Şimdi hepsi zübük’ün etrafında birleşti. Nerdeyse ona tapacaklar. Ankara’ya bugün bir heyet yola çıktı. Başlarında da tabii Zübük… Avukat Burhan’la, Muhalif Kadir Efendi ve bütün ötekiler de birlikte sabahtan akşama kadar kasabada bayram yapıldı. Memet Çavuş Hıdırlık doruğundan bütün gün top patlattı. Davulvu Topal Veysel’le zurnacı Çingen Hüseyin geceyarılarına kadar çalıp durdular. Heyet başkanı Zübük, yola çıkmadan önce kaptıkaçtının üstüne çıkıp bir nutuk çekti. Burası vilayet olursa, halkın neler neler kazanacağını anlattı. Sonra heyet kaptıkaçtıya doldu. Giderken iki koç kurban edildi.

Alanın gerisinde durup şaşkınlık için bakakaldım.

Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz.

Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek Zübük’te birleştiğini görünce ona kızıyoruz.

Bu zübükler heryerde var, biz zübükler nerde varsak, onlar da orda…

Zübük İbrahim paramı alıp beni kandırdığı için böyle söylemiyorum. Ama böyle doğru düşünebilmem için, benim de aldatılmam gerekliydi. Nasıl aldandığımı kimseye söylemedim. Aslında aldatmak isteyen bendim. Zübükler de işte bu duygumuzdan yararlanıp bizi kandırıyor. Daha doğrusu, biz önce kendimizi kandırıp onları da bizi kandırsınlar diye zorluyoruz. Kendi içimizdeki zübükleri biriktirip, birleştirip zorlaya zorlaya zübük yaratıyoruz. Gerçekte, zübük biziz, benim, sensin… Karşımıza bir zübük çıkıyorsa, onun zübüklüğünde bizim de bir parçamız var.

Öğretmenlikten istifa ettim. Yarın sabah erkenden buradan ayrılıyorum. Ama her gittiğim yerde bu zübükleri göreceğimi biliyorum. Çünkü bu zübüklük bizde yaşıyor. Onları birer zübük olarak yaratan, ortaya çıkaran bizleriz. Benim içim şimdilik te amaç, burdan kurtulmak. Ama gerçekten zübüklerden, kendi zübüklüğümüzden kurtulabilecek miyiz? İşte bu soruya cevap veremediğim için nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilemiyorum. Yeni gideceğim yerden sana mektup yazar, önce kendi zübüklüğümden kurtulup kurtulamadığımı anlatırım. Sevgiler…

Aziz NesinZübük Kağnı gölgesindeki it (S.267)


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir