Ay: Kasım 2014

  • Samimiyet Üzerine

    Baştan bir hususta anlaşalım, kızmak yok. Anlaşmazsak da dert değil kızsan da sinirlensen de ben bildiklerimi yazacağım ve hususiyetle duygusal olarak verilenlerle birlikte mantıki hiçbir dayanağı olmayan tepkileri zerre kadar umursamayacağım. Ha elbette bu yazılanlarla birlikte içerik de senin zerre kadar umrunda olmayabilir o ayrı bir mevzu (belki paradoks neyse). Doğu toplumları mı desek yoksa…

  • Hizlial.com ve Alışveriş mi? Bir Daha Asla

    Yıl olmuş 2014, artık internetle ilgili olsun olmasın her insan evladı alışveriş yapmadan önce mutlaka internetten de bir araştırma yapar ve fiyat karşılaştırmasının ardından mantıklı olanı seçmeye çalışır. Yaklaşık 6 7 yıldır yukarıda zikrettiğim döngü hayatımda sıkça tekrarlanır. Ürüne karar ver – şehirde araştır – internette araştır – karar ver – al. Son zamanlarda internetten…

  • Akşam Erken İner Mapushaneye

    Akşam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun. Kar etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren hasrete. Akşam erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya. Birden, ağlamaklı olur bahçe. Karşıda, duvar dibinde, Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe… Aynı korkunç sevdadadır Gökte bulut,…

  • O Belde

    Denizlerden Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin. Bilsen Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ Olan bu mâi deniz, Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Sana yalnız bir ince tâze kadın Bana yalnızca…

  • Geri Gelen Mektup

    Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse… Ey…

  • Dedikodu

    Kim söylemiş beni Süheyla’ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Eleni’yi öptüğümü, Yüksekkaldırımda, güpegündüz? Melahat’i almışım da sonra Alemdar’a gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatırım, fakat Kimin bacağını sıkmışım tramvayda? Güya bir de Galataya dadanmışız; Kafaları çekip çekip Orada alıyormuşuz solugu; Geç bunları, anam babam, geç; Geç bunları bir kalem; Bilirim ben yaptığımı. Ya o,…