Bir Rüzgar Gibi Geçti : Bloglar


Yaklaşık 4 – 5 yıldır internetle haşır neşir olan birisiyim. İlk başlarda en büyük zevklerimden birisiydi blog takip etmek. Üstelik öyle Rss falan da kullanmazdım. Hemen her gün bloglar dizinindeki linklere tıklar ve ne var ne yok diye göz atardım. Artık eskisi kadar blog takip edemediğimi farkettim. Edemememin temel nedeni de takip ettiğim blogların birbir bloglamayı bırakması, ara vermesi veya konsept değiştirmesi. Herkes bir şeyleri bahane ediyor ama işin gerçek yanı şu ki bir hayli yaygınlaşan sosyal ağlar bloglama devrini yavaş yavaş bitiriyor. Yoksa her zaman meşguldük ve ben eminimki heyecanlı heyecanlı blog yazdığımız zamanlarda bugünlerden daha meşguldük. Değişen Dünya düzeni (Banu Avar’ın tabiriyle) interneti ve dolayısıyla küçük ölçekli siteleri de vurdu geçti. Bugün eminim Micro Blogging (Twitter) diye bir şey olmasa birçok kişi aktif olarak blog yazmaya, takip etmeye ve edilmeye devam edecekti ama gelin görün ki Twitter işi o kadar kolaylaştırdı ki düşüncelerimizi, yaşadıklarımızı kolayca aktarabiliyoruz. Üstelik 140 karakterde. Amaaaaan canım kim öyle sayfalarca yazacak ki zaten değil mi? Değil arkadaş ben herbiri bir edebi ürün olan, sayfalarca yazılmış yazıları da özledim.

Şöyle biz maziye dalayım dedim ve tek tek gezdiğim bloglara bakmaya başladım.

Wolkanca
Artık neredeyse wolkanca diye bir şey kalmamış. Tamamen maddi nedenlerden alanadını genc.sinema.com’a taşımış. Önceden de maddi kaygı güden biriydi ama güzel de yazıları vardı. Zaten blog denince akla ilk gelen isimlerden biriydi. En azından benim için öyleydi.
Alandını bir kenara bırakıp içeriğe baktığım vakit onun da can cekiştiğini görüyorum. Yazılmak için yazılmış yazılar gibi geldi bana. Zaten uzun bir süre de kapalı kalmıştı site.

Mafiamax
Ne günlerdi özellikle Blogger kullandığım günlerde az mı gezmiştim Blogger İpuçları kategorisinde. Bu ipuçlarından öte yazdıklarıyla da beğendim bir blogcuydu Mafiamax ama gelin görün ki şu yazısıyla tamamen olmasa da kısmen blogculuğu bırakmış gibi.

Yakuter
Yine sık sık tıkladığım bloglardan biriydi ama blog şu anda terkedilmiş virane havasında. Erhan Yakut’un son dönemde yazdığı yazı sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. Bir elin parmaklarını geçse dahi iki elinkini kesinlikle geçemez.

Dmry
En çok üzüldüğüm bloglardan biri oldu ki tamamen konsept değişmiş. Eski sıcak yazılar ve güncellik yok. Hit kaygısı taşıyan bir site halini almış.

Damacana
Uzun bir süredir blog güncellikten uzaktı ki yeni yeni dönmeye başlamış blog alemine. Bu en azından iyi haber.

Henster
Takip ettiğim entel blog tamamen kepenkleri kapatıp gitmiş. Güzel bir üslubu vardı. Kayıp olmuş blog adına.

Bunun yanı sıra teakolik.com ve beyn.org (her ne kadar çizgisinden biraz uzaklaşmış olsa da) eski hızlarıyla devam ediyorlar gibi.

Tüm bunların yanı sıra biraz da moda olayı var işin içinde ki bloglamak artık modası geçen bir fiil olmaya başladı. İlk zamanlar blogcuforum bile vardı. 7-70 herkeste bir bloglama hevesi vardı. Bu ilk hevesler geçtikten sonra geriye sadece blog yazmayı veya sadece yazmayı seven bir grup elit kaldı diyebilirim. Onların da takipçi sayısı yerlerde gibi duruyor.

Bu saatten sonra hadi bloglamayı canlandıralım, durun Kara Murat benim tarzı söylemlere girmeyeceğim elbette ama şunu belirtmeliyim ki iyi bir blogcu olmak her zaman marka değerini korumak demek. Bu iyi blogcu veya takip edilen blogcu sıfatını kazanmak da süreklilik ve kararlılıktan geçer ki kendi adıma en çok üzüldüğüm noktalardan biri bu terimlere uzak olmam. Bloglamak her zaman vazgeçilmezim olacak gibi duruyor ve ilyasbat.com.tr alanadı da bloglamak için, beni yazmak için biçilmiş kaftan…


“Bir Rüzgar Gibi Geçti : Bloglar” için 2 yanıt

  1. Ben de eski günleri çok özlüyorum, heyecanla yazı yazmayı özlüyorum. ‘Yeni, yine, yeniden…’ demei özlüyorum. Beni ne twitter, ne facebook (facebook hesabım 2007’de vardı, işimin bittiğini düşündüğüm o yıllarda -ki henüz Türkiye’de pek bilen yoktu- hesabımı dondurmuştum. Silme devreye girdiğinde de silmiştim) ne de başka bir sosyalleşme ıvır zıvırı alıkoydu bloglamaktan. Tamamen zamanın her şeyi eskittiği, değiştirdiği, bazen farklı bir forma koyduğu gibi blog yazmak da farklılışatı benim için. Başından beri maddi kaygılar gütmediğim için (ilk başta Google reklamlarını sadece çeşitlilik olsun diye koymuştum, ne komik) kendi belirlediğim çizgiden hiç çıkmadım, bunu gururla söylüyorum. Şimdi bloguma baktığımda çar çöp olmadan temiz bir iş çıkardığıma inanıyorum. Hani evladını iyi yetiştirdiğine inanan bir baba gibi hissediyorum :)) Ama bloglar büyüse de tıpkı evlatlar gibi her zaman ebeveynlerine ihtiyaç duyuyor. İlgilenmeyince boynu bükük hale geliyor.

    • Çocuk benzetmesi çok güzeldi hocam 🙂 Birçok çocuğunu öldüren biri olarak bu son çocuğuma iyi bakmaya çalışıyorum. Umarım siz de eski aktif günlerinize dönersiniz. Cidden seve seve takip ettiğim bloglardan biriydi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir