Kategori: Blog Yazıları

  • Kalemle Kağıda Küsmüştü

    Kaleme kağıda küsmüştü. Bu kez diğerlerinin aksine ne katilin ne de maktulün bir suçu vardı. Amaçsız, nedensiz bir vazgeçişti onunki. Çok yazdım deyip bırakmamıştı hem daha neyi ne kadar yazabilmişti ki? Kalemle kağıdı bir lanetli masal kahramanı gibi ayırmıştı birbirinden. Amacı ne aşıkla maşuku ayırmaktı ne de kendine sahnede bir kötü kahramanı rolü biçmekti. Aşıkla…

  • Gece Düşünmeleri

    “Sen kimsin, mutluluğu hak edecek ne yaptın?” diye bağırdı Necmi. Ses tonunda kızgınlıktan veya hayal kırıklığından emare yoktu. Biraz umutsuzluk biraz da huzursuzluk vardı. Mutlu olmak, mutlu olmayı hak etmek fikirleri çarpıcı bir etkiye sahipti. Doğmuş olmak mutluluk için yeterli değil miydi? İlla bir şeyler mi yapmak lazımdı mutlu olmak için. Lazımsa onu da yapmıştı.…

  • Bir Suç Delili

    Deliksiz bir uykunun derin şefkatinden fırladığımda saat on ikiyi çoktan geçmişti. Öğlen trafiği başlamış, klavyelerin acılı iniltileri yerini çığırtkanların buyrunlarına bırakmış, ev hanımları mesleklerini hatırlamıştı. Bu hareketliliğin ve durağanlığın arasında beni ilgilendiren bir şey yoktu yine, tüm yoklarla beraber. Uyanışımın herhangi bir mistik, metafizik, fiziksel, maddi bir anlamının en son ne zaman olduğunu hatırlamıyorum. Çişim…

  • Devingenliğin Durağanlığındaki Adam

    Öksürüyordu, son zamanlarda öksürüğünün aralığı arttığı gibi şiddeti de artmıştı. Her defasında bir veremli adayı olduğunu düşünmeden edemiyordu. Yoksa her zaman istediği aniden ve acısız ölümden uzaklaşıyor muydu her attığı adımda? Bu ve benzeri gereksiz soruları artık önemsemekten ve düşünmekten vazgeçmeliydi. Ölümün sarsıcı gerçeği bilinmeyen bir zamanda ve bilinmeyen bir zamandan geldiği için etkileyiciydi, edebi…

  • Olduklarımız, İstediklerimiz ve Saçmalamalar

    Bir bok böceği olmak mümkün müydü? Bilmiyorum bilmediklerimin arasına bu nadanlığımı katıp düşünüyorum. Neden bok böceği olmalıydım ki? Dışlanmışları sevdiğimden mi farklı olma zaruretinden mi yoksa gereksiz bir meraktan mı bilemiyorum ama insan, insan olmamalıydı. Ya da en güzeli bir penguen olmaktı. Yaz derdi yok, kış derdi yok. Yumurtanın üstüne otur, avlan ve ortada fıttı…

  • Sevgili Ebeveynler

    Sevgili anneler, babalar ve muhterem Roma halkı! Az biraz muhabbet etmeye ne dersiniz? Herhangi bir yargılama, yadırgama olmadan oğlunuz/kızınız yerine size seslenmek istiyorum. Gelin öncelikle çocuklarınızdan ne beklediğinizi sıralayalım, maddeleri önem sırasına göre değil de aklıma geldiği şekilde yazdım. Ellerini sofra bezine veya sandalyeye silmemelerini Suyu direkt sürahiden değil de bardak aracılığıyla içmelerini Okuyup entelektüel…

  • Güzel Gidenler Tiyatrosu

    Sevdim mi güzel severim dedi. Kelimelerin duygular üstündeki etkilerinden bihaberdi. Kimse kötü sevmezdi oysa. Seven insanın bir koyunu kurban ettiği, bir yoncayı ezdiği, bir çocuğa tokat attığı görülmüş şey değildi. Bunlardan habersizdi, her seven güzel severdi, her seviyorum taklidi yapan önce karşısındakini sonra kendini öldürürdü. Önce katil sonra maktul olurdu. Bunu bilmiyordu ya da biliyordu…

  • Uyuyamıyordu

    Uyuyamıyordu. Dönüp dururken saate bakmak da içinden gelmiyordu, ya yine sabahın altısı olmuşsa? İçtiği her yudum kahve için kendine bir kez daha lanet etmek istemiyordu. Şu horozları biri susturmalı, civcivin olmadığı bir yerde horoza ne gerek vardı? Horoz bombası biyolojik silah tanımlamasına girer mi acaba? Gerçi insanlar ölüm karşısında bu kadar duyarsızlaşmışken hiç kimse 3…

  • Garip Saatler

    Ecinnilerin uykuya daldığı karmaşık ve karanlık saatlerdeyiz. Son sarhoşlar voltasını dar kaldırımlarda atıp hafakanların yanında garip uykularına daldılar. İn cin top oynarken ilk cam kırılmasıyla uyanan köpekler alışkanlığın vermiş olduğu rahatlıkla tekrar daldılar uykularına. Yolların karanlık noktası sonsuzluk hissiyle birleşip hiçlik çukuruna doğru gösteriyordu menzili. Birazdan bir saatin alarmı gibi programlanmış saba makamı ehli imanları…

  • Fakirsen Eğer

    Fakir bir ailenin fukara bir hayatında büyüdüğüm söylenebilir. Belki fakirliği iliklerime kadar yaşamadım ama fakirliğin ne demek olduğunu birçoğundan daha çok bildiğim söylenebilir. Öyle fakir, mağdur, mazlum edebiyatı yapmaktan hiç hoşlanmam ama gerçekleri sonuna kadar severim, çünkü bizi saran dört bir yanımızda sürekli duranlar, gerçeklerdir. Hani insanların eşit olduğunu savunan bir güruh var ya aslında…