Kategori: Kıskanılacak Şiirler Antolojisi

  • Uy Havar

    UY HAVAR! Yangınlar, Kahpe fakları, Korku çığları Ve irin selleri, aç yırtıcılar, Suyu zehir bıçaklar ortasındasın. Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay! Pusatsız, duldasız, üryan Bir cana bir de başa Seher vakti leylim – leylim Cellat nişangahlar aynasındasın. Oy sevmişem ben seni… Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu! He canım… Çiçekdağı kıtlık, kıran, Gül…

  • Yar Qasidi

    Sen yarımın qasidisen Eylen sene çay demişem Xeyalını gönderibdir Bes ki men axvay demişem Ax geceler yatmamışam Men sene laylay demişem Sen yatalı men gözume Ulduzları say demişem Herkes sene ulduz deye Özüm sene ay demışem Senden sora heyate men Şirindise zay demişem Her gözelden bir gul alıb Sen gözele pay demişem Senin gün tek…

  • Abbas

    Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalb ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumana, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk…

  • Hayal Bana Yakın Yar Bana Uzak

    Hayal bana yakın yar bana uzak Sevdası başımda dolanır gitmez Aşkına düşeli ar bana uzak Yüz bin öğüt versen biri kâr etmez Senin aşkın beni kıldı ürusvay Düşmüşüm peşinde koşarım hay hay Kabul et kapında beni de kul say Dost yolunda ölür aşık ar etmez Ey beni bu derde giriftar eden Eski muhabbeti kaldırdın neden…

  • Akşam Erken İner Mapushaneye

    Akşam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun. Kar etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren hasrete. Akşam erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya. Birden, ağlamaklı olur bahçe. Karşıda, duvar dibinde, Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe… Aynı korkunç sevdadadır Gökte bulut,…

  • O Belde

    Denizlerden Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin. Bilsen Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ Olan bu mâi deniz, Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Sana yalnız bir ince tâze kadın Bana yalnızca…

  • Geri Gelen Mektup

    Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse… Ey…

  • Dedikodu

    Kim söylemiş beni Süheyla’ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Eleni’yi öptüğümü, Yüksekkaldırımda, güpegündüz? Melahat’i almışım da sonra Alemdar’a gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatırım, fakat Kimin bacağını sıkmışım tramvayda? Güya bir de Galataya dadanmışız; Kafaları çekip çekip Orada alıyormuşuz solugu; Geç bunları, anam babam, geç; Geç bunları bir kalem; Bilirim ben yaptığımı. Ya o,…

  • Kitabe-i Seng-i Mezar

    I Hiçbir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar; Hatta çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi; Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı ama Allahın adını, Günahkar da sayılmazdı. Yazık oldu Süleyman Efendi’ye II Mesele falan değildi öyle, To be or not to be kendisi için; Bir akşam uyudu; Uyanmayıverdi. Aldılar, götürdüler. Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü. Duyarlarsa öldüğünü…

  • Hasretinden Prangalar Eskittim

    Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya… Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana… Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan…