-
Sevgili Ebeveynler
Sevgili anneler, babalar ve muhterem Roma halkı! Az biraz muhabbet etmeye ne dersiniz? Herhangi bir yargılama, yadırgama olmadan oğlunuz/kızınız yerine size seslenmek istiyorum. Gelin öncelikle çocuklarınızdan ne beklediğinizi sıralayalım, maddeleri önem sırasına göre değil de aklıma geldiği şekilde yazdım. Ellerini sofra bezine veya sandalyeye silmemelerini Suyu direkt sürahiden değil de bardak aracılığıyla içmelerini Okuyup entelektüel…
-
Güzel Gidenler Tiyatrosu
Sevdim mi güzel severim dedi. Kelimelerin duygular üstündeki etkilerinden bihaberdi. Kimse kötü sevmezdi oysa. Seven insanın bir koyunu kurban ettiği, bir yoncayı ezdiği, bir çocuğa tokat attığı görülmüş şey değildi. Bunlardan habersizdi, her seven güzel severdi, her seviyorum taklidi yapan önce karşısındakini sonra kendini öldürürdü. Önce katil sonra maktul olurdu. Bunu bilmiyordu ya da biliyordu…
-
Hiç Kimseye
Seviyorum seni Şehrin denize çıkmayan tozlu kaldırımlarında Dilimde protest bir şiir dolanırken Aşk şiiriyle değil Mehmet Akif’le Güzel günlerin ümidiyle sevmek kolaydır Olası kavgalarımızın çıkardığı mor damarlarda Seviyorum Seviyorum seni Bir söğüt gölgesinde leylak kokusu bekleyerek Çamura batan ayakkabılarımızı temizlerken Değil Aya bakarken sevmek Sevmek zorunda olanların işidir Göğe de bakalım ama Bir kanunsuz gibi…
-
De Gördüm
Ölümü gördüm Dağ gibiydi, dağ başında tepegöz gibi Sağ bacağından vurulmuş tavşana döndü Dargın gitti, kendine küsmüştü Kendinin haberi yoktu Ayrılığı gördüm Onsuz yaşayamam diyen bir Mecnun’dum Sonra baktım Herkessiz ve hiçkimsesiz yaşayabilirmiş insan Ya da yaşarım Yalnızlığı gördüm Zordur dedim, sonra Steve Jobs’ın nasıl bir yalnız olduğunu gördüm Şarjım hala vardı Aldım karşıma kendimi…
-
Olmamış
Yazmasam ölecektim Yazsam da Ölmedim Çalıların arasında Sürünmeye tecrübesiz Bir aslandım Yırtık yırtık oldum Parçalandım Bülbüllerin arasında hem de Çok güzeldiler Kıydım kendime Dokunsalar Ağlayacaktım Dokundular Ağlamadım Kördüm Avladılar Ava da gitmiyordum üstelik Halbuki avcıyı da tanımıyormuşum Elimdeki bulgurdan olurken Pirinç beklentim de Pilav sevgim de Yoktu Karşılık karşıdan gelir Dediler Muhalif oldum Düşünceler karşılıksızdır…
-
Uyuyamıyordu
Uyuyamıyordu. Dönüp dururken saate bakmak da içinden gelmiyordu, ya yine sabahın altısı olmuşsa? İçtiği her yudum kahve için kendine bir kez daha lanet etmek istemiyordu. Şu horozları biri susturmalı, civcivin olmadığı bir yerde horoza ne gerek vardı? Horoz bombası biyolojik silah tanımlamasına girer mi acaba? Gerçi insanlar ölüm karşısında bu kadar duyarsızlaşmışken hiç kimse 3…
-
Adam
Adamın avuçları kanıyordu Umudunu avuçlamıştı sadece Hoş umudun bir şey yaptığı Yoktu Yokluktaydı işte Bir söğüdün gölgesindeydi Sahi söğüt ağacı kaç yapraktır Yeter mi tüm söğütlerin yaprakları Her bir umuda Yok yok leylak ağacının kokusunda Leylak kokuları niye uçmaz uzağa Umudun yakında olduğunu mu söyler Uzağa gitme güzeli görmeye Yanımda kal mı der Bir rüzgar…
-
Erik Ağacı
Erik ağaçlarının varılmazına Vardığımda İstediğimi yapma kudretiyle dolacağımı sanırdım Sanırdım… İstediğim gibi sevebilecektim Ya da öyle bir şey Hoyratça gülüşlerim olacaktı. Bir erik kopardığımda Sadece onu yemeyecek İstediğimi yiyebilmenin saadetini de Katacaktım lezzetine. Leyli bir vakitte Islığımı salacaktım sarhoş naralara O erik yendiğinde olacaktı. Yükselmek için bir kucağa Koparmak için bir çift şefkate İhtiyacım olmayacaktı…
-
Güzele Güzelleme
Esmer teninde yandığım Sebepsiz heyecanlarım Ah zulümsüz çektirişlerin Tasasız başımın tasası Boşvermişliğimin son durağı Özgürlüğümü perçemine sattığım Kehanetlerimin iyimser yanı Kamburu çıkmış hayallerimin Soytarıya dönüşü Şiirlerimin öznesi Sevda sözlerimin nesnesi Gidişlerimin varışı Gelişlerimin tümcesi Kışımın baharı İçimdeki sufinin dergahı Dergahsızlarımı teselligahı Gülüşlerinde ömürler yitirdiğim Vedalarında cinayetler işlenen Sana diyorum Sana
-
Ölü Zaman Meczubu
Suyu bayatlamıştı Bir parça kömürün çektiği son çizgiler Emelsiz bir hayatın yırtıkları gibi eğretileşmiş Ecelin acziyetiyle ihtişamı arasında kalmış bir kürek mahkumu Gökyüzünün mavisi ile karası Önüyle arkası gibi sıradanlaşmış Düşünüyordu belki Bir trajedi kaç perdedir Ve neden hep asillerin ölümü deprem yaratırdı Gündüz müydü yoksa gece Kaç karanlık zihnin dehlizinde Maşuklar son voltalarını atmıştı…