Saçmalamak İstiyorum


Ben saçmalamak diyeyim gel sen bunu delirmek olarak yorumla. Zaten yapılan tanım, içinde bulunan durumu değiştirmez sadece insanlar kendi algılarıyla davranışlara değer veya kalıp biçer. Yok arkadaş ciddi ciddi, “ciddi” olmaktan sıkıldım. Varsın herkes deli desin ama eğer mutluluk bireyin toplum içindeki pozisyonuysa onu başaramadım. Sevemedim, hadi sevdim diyelim sevdiremedim kendimi kısacası karşılıklı aşık olamadık, para biriktiremedim, eğitim gönüllüsü olamadım, idealizmim ilk ayımda bitti, mutlu bir ailem yok -hatta bana kalırsa bazı insanları sırf bana akraba olarak dayatıldığı için sevmek hatta bunun über versiyonu sırf vatandaş veya dindaş diye birilerini sevmek zorunda bırakılmak dünyanın en saçma dayatmalarından biri-, mutlu bir çalışma ortamım yok, hayatımda toplumla birlikte mutlu olduğum tek an nargilecimin sade anason tütünlü nargileyi önüme bıraktığı an. O çok sevdiğim çay bile kahve köşelerinde kültürel bir dayatma gibi geliyor artık. Hatta acılarla kavrulup hacılarla ağlama yoluna bile gittim. Yok abi toplum içindeki pozisyonumla mutlu olamadım.

Toplum içinde mutlu olamıyorsan mutluluk için tek kapı kalır o da bireyselliğin. Kitap okumayı hep sevdim ama son birkaç buhran anından sonra onlara özel bir anlam yükleyeyim dedim. Bokunu çıkardım, karakterlerle birlikte mutlu olup onlarla birlikte ağlayıp onlarla yaşadım. Sonra etrafımdaki kişileri roman karakterleriyle bağdaştırmaya çalıştım ama birkaç kişi hariç etrafımda o kadar kaliteli adam da bulamadım ve anladım ki mutlu olmak için kitap okumak da insanı toplumun huzursuz edici kucağına atıyor. Kitapların tatmin etmediği ortamda filmler de Usain Bolt’un yanındaki tüm atletlerin çaresizliğini yaşattı bana. Şarkılar ah bu şarkıların gözü kör olsun desem dramımı anlar mısın? Neşeli şarkılar saçma gelirken o diğerleri var ya o diğerleri. Birer intihar tetikçisi oldu ki çok geç olmadan bırakmak zorunda kaldım.

Bir ara ciddi ciddi tam bir işkolik olayım dedim sonra kafama taş düşmüşe döndüm, ne taşı lan sanki kafamda balyozla 30luk briket kırdılar. Kolik olacağım bir işim yoktu ki benim hadi işimde kolik olsam bile beş duyu organıyla (anlamadıysan yüz yüze görüşelim) ilgili bazı yetiler kazanmadığım sürece beni tatmin etmeyecekti.

Sonunda tek çıkar yol kaldı dedim. Alıp başımı gideceğim buralardan! Arabamı da sattığıma göre mazot fiyatlarını da dert etmem gerekmiyordu artık. Sevdiğim bir arkadaşla konuştuktan sonra hayatın sırrına vakıf olamasam da çok bilinmeyen bir gerçeği öğrenemesem de fark ettim ki kafamı yanıma aldığım sürece nereye gidersem gideyim elime tek bir olumlu şey (evet “şey” ne diyeceğimi bilemedim, domates de demek istemedim) geçmeyeceği gibi daha da masraf edip maddi olarak da yıpranacaktım.

Tek çıkar yolu da tüketince insan ne yapar? Valla saçmalar, billa saçmalar bak üç prof, dört alim, beş filozof getir başka yolu yok iş saçmalamaya çıkar. Şimdi saçmalamayla ilgili felsefi çıkarımlar yapmayacağım bana kalırsa insanlar şu toplumsal düzende özünü inkar ederek en büyük saçmalığın içinde kendine yazık ediyor ama neyse ben toplumsal kabulleri referans alıyorum.

Bir gün dersteyken öğrencilere “ne yapıyoruz la burada 50 adamı doldurmuşlar buraya mefulu mefulu yardırıyoruz, ne kadar mantıklı” diyesim geliyor. Deyip de hepsini koridorlara salıp uzun eşek veya altta kalana tekme oynayasım geliyor. Tam o ara V for Vandetta maskeleriyle kameralara zafer işareti yapmak da bir tercih olabilir ama daha o kadar marjinalleşemedim.

Aylarca hazırlandığımız bir şiir dinletisinde yine sunuculuk yaparkene aynen şu metni okumak da çok eğlenceli olup mutlu olmamı sağlamaz mı?
“Sayın valim, değerleri protokol, kıymetli misafirler, hoşgeldiniz! Tamam hoşgeldiniz sonuçta misafirperverlik bizim özümüzde var da abi neye geldiniz Allah aşkına? Bu herkesin sıkılacağı geceyi yapmak için iflahımız kurudu aylardır. Şu an bir pot kıracağım diye heyecandan geberiyorum, arkada kuliste benden daha heyecanlı onlarca kişi var ve sıkılacaksınız. Niye sıkılacaksınız biliyor musunuz? İki ihtimal var ya iyi bir şiir seversiniz ve şiirleri dinlerken bu ne amatörlük deyip sıkılacaksınız ya da şiir miir hak getire ayıp olmasın diye geldiniz ve şiir sizi iliklerinize kadar sıkacak. Hadi şimdi olaysız dağılalım.”

Sokaklarda pervasızca yürüyüp gördüğüm birkaç çifte “bak birader siz olmazsınız, birbirinize aşık da değilsiniz, sadece toplumsal beklenti ve cinsel dürtü sonucunda evlenmeye karar vermişsiniz, birbirinizin hayatının içine etmeyin” demek de bir alternatif, mutlu da edecek bir seçenek ama sonucunda ağız burun kırık hastahanede yatmak o kadar haz verir mi bilemedim şimdi. Yine de empiriklere selam çakarak denemek gerek diye düşünüyorum.

Sokak hayvanları için gereksiz duyar kasanlara ve aydın olmanın ilk koşulunu hayvansever olmak olarak gören dingillere de çıkıp birkaç sözü haykırmak istiyorum. Güzel kardeşim biz sokak köpeklerinin yaşadığı alana gelip kurulmadık, onun doğal hayatını kısıtlamadık. Biz olduğumuz için bizim atıklarımız olduğu için onlar buralarda yaşıyor. Götür at bakalım doğal yaşama iki hafta hayatta kalırlarsa şerefsizim. Yani onlar bizim yaşam alanımızda terör estirip bizi korkutuyorlar. Gereksiz duyar kasma ve o megafonu elinden bırak lütfen.

Yahu dönüp dönüp okudum da ben ne deli olmak ne de saçmalamak istiyorum. Bayağı insan olmak ve onlar içinde yaşamak sanırım benim arzum. Halil Cibran ağabey seni de ayrı seviyoruz.


“Saçmalamak İstiyorum” için bir yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir